Çift ve aile terapisinde sistemik bakış açısı esastır. Sistemik bakış açısına göre, aile üyeleri onları çevreleyen sistemler içerisinde değerlendirilmelidir. Getirilen zorluklarda, çiftlerin ve ailelerin içinde bulunduğu sosyokültürel bağlam gibi koşullar, kuşaklararası aktarılan özellikler; kendi oluşturdukları kurallar, iletişim şekilleri, üstlenilen roller gibi etmenler ele alınır. Tüm bu etmenlerin ise birbirleriyle döngüsel bir ilişki içerisindedir.

Diğer bir deyişle, içinde yaşadığımız ülke, şehir; aşina olduğumuz kültürel değerler ve inançlar; okuduğumuz okul, çalıştığımız iş; aile, arkadaş ve romantik ilişkilerimiz gibi bağlarımız bizi, biz de onları etkileriz. Olumlu ve olumsuz nitelendirdiğimiz her bir deneyimimiz bu ilişkilerin içerisinde anlam kazanır.

Terapist kapsamlı bir değerlendirme ile bu faktörleri anlamayı önceliklendirir. Aile fertlerinin ve çiftlerin içinde bulundukları sistemlerde neler öğrendikleri, ne gibi inançlara sahip oldukları; zorlu yaşantılara nasıl açıklamalar getirdikleri anlamaya çalışılır.

Çiftlerin ve ailelerin ihtiyaçlarına yönelik olarak genogram, oyun, canlandırma, sanat gibi pek çok farklı deneyimsel araçlardan da faydalanılır.

Sistemik terapide ‘problem kişi’ yoktur. Zorluk yaşayan partnerler/aile üyeleri artık işlevlerini yitirmiş iletişim döngülerinde, kalıplaşmış rollerde sıkışıp kalmıştır. Yaşanan sorunun ‘ne’ olduğundan ziyade, bunun çiftlerin ve ailelerin ilişkilerinde ‘nasıl’ sürdüğü önemlidir. Dolayısıyla çift ve aile terapisinde, yaşanan zorluklar kadar hem her bir bireyin hem de ilişkilerinin kendilerine has güçlü yönlerini ve kaynaklarını keşfetmek de sürecin bir parçasıdır.

Böylece seans odasında kaç aile üyesi olursa olsun, terapistin danışanı ailelerin ve çiftlerin birbirleriyle kurduğu ‘ilişki’ olur. ‘İlişki’nin yaşadığı zorlukları anlamak için, herkesin duygu, düşünce ve inançlarına alan açılır ve bu ‘ilişki’ye nasıl davrandıklarına birlikte bakılır. Problem her ne ise, bu yakın ilişkilerin içerisinde anlamlıdır.

Getirilen sorunun çift ve aile ilişkilerinden bir işlevi vardır. Örneğin, çiftler ve aileler ilişkilerini bu sorun ortadan kalktığında çıkacak başka problemlerden koruyor olabilirler. Fakat değişen koşullar karşısında bu işlev yitebilir. Sonuç olarak her bir aile üyesi çaresiz, umutsuz ve tükenmiş hissedebilir. Bu nedenle terapist aracılığıyla çiftler ve aileler, zorluk yaşayan bu ilişkiye birlikte tekrar, farklı bir yerden bakabilme ve dokunabilme şansı yakalarlar.

Çiftler ve aileler, birlikte belirlenen hedefler doğrultusunda artık işe yaramayan çözüm yolları, kısırlaşmış iletişim döngüleri yerine; daha esnek, birbirleriyle daha uyumlu, karşılaştıkları yeni zorluklarla daha iyi başa çıkabildikleri, kaynaklarından ve hem bireysel hem ilişkisel olarak güçlü yanlarından daha çok yararlanabildikleri; daha sağlıklı ve işlevsel ilişkilere doğru ilerlerler.

Çift ve Aile Terapisinden herkes faydalanabilir. Araştırmalar* sistemik terapinin çocuk, ergen, yetişkin fark etmeksizin her yaştan bireylerin yaşadığı depresyon, kaygı, yeme problemleri, davranış problemleri, cinsel problemler, ilişki çatışmaları, bağımlılık, kronik fiziksel hastalıkların getirdiği zorluklar gibi pek çok farklı alanda oldukça etkili olduğunu göstermiştir.

Tüm bunların yanında aile ve çift ilişkilerinizi ve iletişiminizi daha çok güçlendirmek, birey olarak ilişkilerinizi ve ilişki dinamiklerinizi daha iyi anlamlandırmak için de sistemik terapiden yararlanabilirsiniz.

Kaynaklar:

Dallos, R., & Draper, R. (2015). EBOOK: An Introduction to Family Therapy: Systemic Theory and Practice. McGraw-Hill Education (UK).

Nichols, M. P., & Schwartz, R. C. (2009). The essentials of family therapy. Pearson/Allyn and Bacon Publishers.